Çevre Etiği ve Spinoza
By: Emrah Akyuz
Çevre, tüm canlıların yegâne ortak evidir. Çevre var olmadan canlıların yaşamını sürdürebilmesi mümkün değildir. Yaşamımızın ana kaynağı, doğanın bir bütün olarak kendisidir. Canlı yaşamı için gerekli olan tüm temel ihtiyaç maddeleri doğrudan çevrenin fiziksel ve biyolojik unsurlarından karşılanmaktadır. Hava, su, besin maddeleri ve barınma gibi canlı yaşamı için gerekli olan tüm asgari ihtiyaçlar, doğanın sunduğu imkânlardan temin edilmektedir. Bu temel ihtiyaçlarımızı karşılayamadan var olabilmemiz mümkün değildir. Bu nedenle çevre var olduğu sürece bizler de varızdır.
Doğa bizi var eden en temel unsur olmasına rağmen, çevrenin fiziksel ve biyolojik unsurları insanlar tarafından sistematik bir şekilde yok edilmektedir. Doğaya karşı olan minnet duygumuzu, onu yok ederek göster(eme)mekteyiz. Doğaya karşı yaptıklarımızdan ya da yap(a)madıklarımızdan dolayı doğanın “nankör çocukları” gibiyiz. Kendini evrenin merkezinde gören insanoğlu, lüks tüketim alışkanlıkları için tabiata her türlü zararı vermektedir. Tabiri caizse “bindiğimiz dalı” kesiyoruz. Çünkü doğaya zarar vererek aslında kendi varoluşumuzu riske atıyoruz.
Çevreye verdiğimiz zarardan dolayı her yıl milyonlarca insan yaşamını kaybetmektedir. İnsanların çevrenin canlı ve cansız unsurlarına zarar vermesi neticesinde ortaya çıkan hava, su ve toprak kirliliği, iklim değişikliği, küresel ısınma, ormansızlaşma ve radyoaktif kirlenme gibi çevre sorunlarına maruz kalan insanlar, kanser gibi ölümcül hastalıklara yakalanarak yaşamını kaybetmektedir. Çevre sorunları sadece insanları etkilememektedir. Çevreye verdiğimiz zararın faturası en ağır ödeyen canlı grubu bitkiler ve hayvanlardır. Bizlerin yaşam tarzı nedeniyle çevrenin tahrip edilmesi, bitki ve hayvan türlerinin yok olmasına neden olarak ekolojik dengeyi bozmaktadır.
Ekolojik dengenin tekrardan tesis edilebilmesi için hâlâ geç değil. Sadece içinde bulunduğumuz kriz durumunu idrak etmemiz ve buna uygun adımlar atmamız lazım. Toplumsal uyanışı sağlayarak yok olma aşamasında olan doğayı tekrardan kurtarabiliriz. Bunun için doğaya nasıl davranmamız gerektiğini bilmemiz gerekmektedir. Çevre sorunlarının çözümü ve tüm canlıların kurtuluşu, insanların “tabiat anaya” nasıl davranması gerektiğini bilmesinde yatmaktadır.
“Çevre Etiği ve Spinoza” başlıklı bu kitap toplumsal uyanışa katkı sağlamayı amaçlamaktadır. İnsanoğlunu doğaya karşı nasıl davranması gerektiğinin cevabını sunan bu bilimsel eser, geleceğimizi kurtarmanın şifrelerini paylaşmaktadır.
Doç. Dr. Emrah AKYÜZ